Hikâyeler

EN NL TR

Önceki

Hikâye dizini

Sonraki

Küçültülmüş Türkiye'de Sevilay'la bir Pazar gezintisi

Öğlen tam saat dört buçukta birlikte dolmuş durağına yürüdük.  Kuyrukta beklemedik ve yolcu için tek bir dolmuş bekliyordu.  Arabaya binip Taksim'e doğru yola koyulduk.  Hareket ettikten sonra şoföre para verdik.  Galata Köprüsü'ne varınca şoföre bizi indirmesini söyledik, o gülümsedi.  Çünkü biz nasıl gideceğimizi bilmiyorduk, bir taksiciden yardım istedik.  İş arkadaşı en sonunda parka bizi götürdü.  Gezinti 6 milyon Türk lirasıydı.

Biz dikkatsiz arabalar için dikkat ederek girişe yürüdük.  Parayı kasiyere ödeyip giriş bileti aldık.  Biraz sonra başka birisine yine bileti verdik ve ondan rehber aldık.  İçerideydik.

Karnımız çok aç olduğu için bir an önce bir restoran bulduk.  Sadece bir restoran olmasına şaşırmadık.  Beş dakika bakındıktan sonra Sevilay üç boş sandalyeli boş bir masa gördü.  Ona koşup oturduk.  Genç bir kız üçüncü boş sandalyeyi istedi, olurdu tabi ki.  Dönerle cola ısmarladık.  Cola Turka umduk ama Coca Cola gelmişti.  Sabırla bekledikten sonra karnımızı doyurduk.  Yemek güzel ama basitti.

Arkasından gerçek gezintiye başladık.  Ama ayrıntıları size söylemek istemem, parkı kendinizin gezmenizi isterim.  Üç saat gezdikten sonra yeniden kaybolmuş hazineyi Haliç'ten beraber bulmayı hayal edip neşeyle yürüdük.  Kanepede oturup gün batımını gördükten sonra taksiye binerek Taksim'e gittik

Bakırköy dolmuş durağına bizi götürmesini söyledikten sonra, o bize Bakırköy'ün daha yakın olduğunu söylemişti ki, buna inanmak bugün bile hâlâ zor.

Önceki

Hikâye dizini

Sonraki